Bülbülzade Vakfı Esnaf Komisyonu Anadolu Platformu Başkan Yardımcısı Gazi Kılıçparlar’ın konuşmacı olarak katıldığı “Toplumsal Sorumluluklarımız” konulu bir program düzenledi.
14 Mart Perşembe günü Bülbülzade Vakfı Hacı Firdevs Aslan Mescidinde düzenlenen programa Esnaf Komisyonu Başkanı Hamdi Keleş, komisyon üyeleri ve davetliler katıldı.
Konuşmasına Kur’an’daki imtihan olgusuna değinerek başlayan Kılıçparlar şöyle devam etti; “Bu yürüyüşün içinde olan arkadaşlarla birlikte yürümekten büyük bir memnuniyet duyduğumu belirtmek istiyorum. Ders halkalarımızdaki o oturmuş standartları da az çok bildiğimiz için hasbihal kıvamında bugünkü konumuzu konuşmak istiyorum. Bir camia olarak, bir cemiyet olarak, bir sivil toplum olarak, bir fikri hareket olarak bazı şeyleri etüt etmemiz bunun üzerine konuşmamız önemli. Özellikle sözü kendimize konuşuyor olmamız kıymetli. Yine özellikle altını çizmemiz gereken en önemli husus tüm bu hayatı, tüm bu koşuşturmaları bir imtihan algısıyla karşılayabilirsek, bir imtihan bilinciyle kurgulayabilirsek sürdürmek mümkün. Bir imtihan bilinci oluşturamamışsak, bir imtihan bilinciyle meseleyi değerlendirecek ortam oluşturamamışsak bu çağın insanlarını bütün imkânlarına, bütün dünyalıklarına rağmen yürüyüşlerinin akamete uğradığını, çabuk yorulduklarını, bir şekilde tökezlediklerini ve yere düşenin kaldıranının olmadığını bir hayat içerisinde olduğumuzu görürüz. Bütün işin merkezinde bir imtihan anlayışı, bir imtihan kurgusu olduğunu düşünüyorum. Dünya hayatı bir imtihan hayatıdır. Onun kurgusu önemli, bu kurgu oluşmamışsa beklenilen neticeyi vermeyecek.
Kur’an’da Allah’u Teâlâ dünyalık mallarla ilgili, mal, mülk, makamla ilgili nimetlerini bize arz etmesini veya arz ettiğini elimizden alması konusunda şöyle der;
“Rabbin insanoğlu denemek için ona nimetlerini ikram ettiğinde, nimetlerinin ona sunduğunda, ya da Rabbin vermiş olduğu nimetleri onu imtihan etmek için daralttığında...”
Rabbimiz verirken de imtihan ettiğini söylüyor, alırken de imtihan ettiğini söylüyor. O halde sadece sahip olması imtihan değil, elden çıkması da imtihan. Toplum olarak bu kurguda sanki bir eksiğimiz var. Şöyle ki, bir arkadaşın cenazesi olduğunda taziyesine katıldığımızda sabret imtihan diyoruz. Ama çocuğu olduğunda imtihan olduğunu söylemiyoruz. O halde Allah Teâlâ’nın bize verdikleri ve aldıkları da bir imtihan. Bunu iyi kurmak lazım, bu hayatta alıp veriyoruz sürekli. İmtihan bilincinde şunu çok net ifade edebiliriz, verdiğimiz şey ve karşılığında aldığımız şey kıymetliyse alışverişimiz hayırlıdır. Ama aldığımız şey verdiğimiz şeyi karşılamıyorsa burada bir problem var demektir” dedi.